İran’da Zerdüştler inanç ve geleneklerini yaşatmaya devam ediyor
İran’ın kadim inançlarından tek tanrılı bir din olan Zerdüştlük, Yezd şehri başta olmak üzere ülkenin farklı bölgelerinde kültürel ve dini varlığını sürdürüyor.
İnançları gereği akbabaların yemesi için cenazelerini bir dağın tepesindeki “dahme” denilen yere bırakan Zerdüştler artık bu geleneği bırakmış gibi görünse de, şimdilerde kendilerine ait mezarlık alanı bulunan ve cenazelerini gömen bu dini topluluktan bazı kimseler yasak olmasına rağmen cenazelerini gizli bir şekilde dahmelere bırakmaya devam ediyor.
Bu binlerce yıllık dinin mensupları “ateşgede” ismi verilen yerlerde yüzyıllardır sönmeden yanan ateşe dönerek ibadet ediyor. Aslolanın ışığa dönerek ibadet etmek olduğuna inanan Zerdüştler, ateşin mecburi olmadığını, aya, güneşe, herhangi bir ışığa dönerek de ibadet yapılabildiğini söylüyor.
Yezd şehrinin merkezinde bulunan ateşgedelerinde dini ritüellerini sürdüren bu topluluk, kurdukları müze ile de ziyaretçilere kültürlerini anlatıyor.
Yüksek duvarlı bir bahçede bulunan ibadethanelerinin bahçesine girer girmez ziyaretçileri taze yanmış odun ile tütsü kokusu karşılıyor.
Düzeni ve temizliği ile dikkatleri çeken bahçenin ortasında bulunan havuzun hemen arkasındaki binada ise bin 500 yıldan uzun süredir sönmesine izin verilmeden sürekli odunla beslenen ateş odası bulunuyor.
Belirli sürelerle ateşi kontrol edip odunla besleyen beyaz elbiseli ateş koruyucusunun elindeki beyaz eldiven ile beyaz peçesi dikkatleri çekiyor. Dinin mensupları, ateş koruyucusu olarak tanımladıkları kişinin ateşi kirletmemek için temizliğin göstergesi olan beyaz elbise ve eldiven giyerek beyaz peçe taktığını söylüyor.
İran’da Zerdüştlüğe geçmeye izin verilmediğinden dolayı bu dine mensup olmak ancak kan bağıyla mümkün oluyor. Bu nedenle sayıları gün geçtikçe azalan Zerdüştler, daha fazla kendi içine kapalı bir topluluk olmaya doğru yol alıyor.
Zerdüşt bir kadının başka dine mensup biriyle evlenmesi ise kabul edilemez bir davranış olarak değerlendiriliyor. Ancak son yıllarda birkaç evliliğe göz yumulduğu da Yezdliler arasında alçak sesle dile getiriliyor.
Başka ülkelerde ise ilmi heyete başvurarak ve heyetin kabul etmesiyle bu dine geçilebileceği belirtiliyor.
“Zerdüştlerin kıblesi ışıktır”
AA muhabirine konuşan Yasemin Genci, günümüzden 3 bin 500 yıl önce Zerdüşt tarafından kurulan, M.S. 7. yüzyıla kadar Pers, Med ve Sasani gibi büyük imparatorlukların dini olan en eski tek tanrılı din olan Zerdüştlüğe ilişkin bilgiler paylaştı.
Ateşgedede yanan ateşin bin 500 yıldan uzun süredir söndürülmeden ateş koruyucuları tarafından yanmasının sağlandığını belirten Genci, daha uzun süre dayandıkları için badem ve kayısı ağacı odunu yaktıklarını aktardı.
Genci, inançlarında ateşin önemli olduğunu dile getirerek, “Biz Zerdüştler için bir inanç var. Ateş hep yukarıya doğru çıkar, ateş kötülüğü yok eder, herkesi ısıtır ve ışık saçar diyoruz.” ifadelerinde bulundu.
Zerdüştlükte kıblenin ışık olduğunu aktaran Genci, “Zerdüştler 5 vakit ışığa doğru; güneş, ay, mum ışığına doğru ibadet ederler. Her vaktin bir ismi var: Haun, Rafton, Eziren, Iveh Sritrem ve Ashen. Zerdüştlükte ışık önemlidir dolayısıyla kıble ışıktır. İbadetlerde Hurde Avesta’dan bölümler okunuyor.” diye konuştu.
Her aya bir bayram
Genci, kendi inançlarına göre her günün bir isminin olduğunu, gün ve ay isminin aynı olduğu günde ise kutlama yapıldığını kaydederek, “Yani her ay bir gün bayram olur. Ferverdin ayının ferverdin günü Ferverdingan bayramı, Tir ayının tir günü Tirgan bayramı, Emordgan bayramı, Şehrivergan bayramı… diye devam eder.” ifadelerinde bulundu.
Zerdüştlerin kendilerine göre bir takvimi de olduğuna değinen Genci, “Sasani döneminde Zerdüşt din adamları 4 yılda 1 günü artırmak yerine 120 yılda 1 ay artırırdılar. Yani 120 yılda bir, yıl 13 ay oluyor ve ülke genelinde 13. ayda tatil, bayram ve eğlence olurdu. O ayı görmek için ‘120 yıl yaşa’ deyiminin kökeni buradan gelmektedir.” diye konuştu.
Zerdüşlerin özel günleri
Genci, inançlarında Nikukar yada hayır bayramı, Nevruz sofrası diğer adıyla heft sin sofrası, Mehrgan bayramı sofrası, Sedre puşi bayramı, Evlilik bayramı, baharın ve sonbaharın başlangıcı gibi özel günler olduğunu belirterek şöyle konuştu:
“Mehrgan bayramında toplanan ürünler ihtiyaç sahiplerine dağıtılır. Tirgan bayramında okçu Areş’in İran-Turan sınırlarını belirlediği günün kutlaması yapılır. Tirin 10. gününde 7 renkli palmiye ağacı Areş’in okunun sembolü olarak tutulur ve rüzgar gününde rüzgara atılır. Aynı şekilde Tirgan bayramında yapılan diğer bir ritüel de suya su katıp kutlama yapılmasıdır.
Ateşin bulunduğu gün için yapılan kutlamalar da Sede bayramında yani ateşin bulunması gününde yapılır. İran padişahı Ruşen Şah zamanında taşlar birbirine değdi ateş bulundu ve 10 Behmen’de (30 Ocak) bu olay kutlanır.”
Zerdüştlerde tek evlilik ve evlilik sofrası
Zerdüştlük dini mensuplarından Simin Dastani de kendi toplumlarındaki evlilik ve düğüne ilişkin açıklamada bulunarak bir nikah anında “govah” adı verilen 7 kişinin merasimde şahit olarak hazır bulunması gerektiğini belirtti.
Tek eşliliğe dayalı bir evlilik anlayışlarının olduğunu aktaran Dastani, evlilik için özel bir sofra kurulduğunu, sofrada bulunan her şeyin bir sembol olduğunu ve farklı anlamlara geldiğini anlatarak şöyle konuştu:
“Yumurta hamilelik ve doğurganlık sembolüdür. İğne ile iplik bağlılık sembolüdür, bir sorun karşısında karı kocayı dikişteki gibi çözülmeden bir arada tutar. Makas sorunla karşılaşan işlerin çözümünde düğüm çözücü sembolüdür ve karı koca makasın iki keskin tarafı gibi beraber ilerlemelidir.
Sofrada sikke (madeni para) ve nar da bulunur. Sikke bereketin ve nar da karı kocanın nar taneleri gibi birbirine bağlı olmasının sembolüdür. Sofranın çoğu yeşildir. Yeşil doğadan geliyor ve yeşil bahtlı (bahtı açık) anlamındadır. Gelin yeşil renkli örtüyü başına örter, damat da yeşil renkli damat şapkası takar. Şeker topları da yeşil örtüyle örtülür bu da yeşil bahtlılığın ve tatlılığın sembolüdür.”
Dastani, evlilik merasiminin gelin ve damada hediyeler verilmesi ile sonlandığını kaydederek sağlığı sembolize eden kekik otu ve pirincin birbirine karıştırıldığını, Zerdüşt din adamının bu karışımı gelinle damadın başına dökerek onlar için uzun yaşam dileklerinde bulunduğunu anlattı.
Zerdüşt din adamının, gelin ve damada evlilik öğütlerini okuduktan sonra onlara tek bir soru sorduğunu aktaran Dastani, “Birbirlerini bedenen, ruhen ve eş olarak kabul ettiler mi yoksa kabul etmediler mi? Evet dediklerinde onlara 9 tane öğüt daha verir.” İfadelerinde bulundu.
Dastani, evlilik merasiminin davetlilere 7 kuru meyvenin karışımından oluşan “lork” adı verilen kuruyemişin dağıtılmasıyla sona erdiğini sözlerine ekledi.
Zerdüşlerin din kitabı Avesta ve bölümleri
Zerdüştlüğün kitabı olan Avesta’nın Yesna, Yeşt, Vispered, Vendidad ve Hurde Avesta (Küçük Avesta) olmak üzere 5 bölümden oluştuğuna değinen Dastani, “Yesna övmek ve dua etmek anlamındadır. Avesta’nın en önemli bölümüdür ve aynı şekilde Avesta’nın ilahileri sayılan gatalar da Yesna bölümünde yer almaktadır.” diye konuştu.
Dastani, ayrıca, “Yeşt ve Vispered bölümlerinde dini merasimler, bayramlar ve tarihi mitler yer alıyor. Vendidad ise sağlık ve hijyen bölümüdür. Günümüzde bilimin ilerlemesinden dolayı bunları kullanmıyoruz. Hurde Avesta da Avesta dilinde yazılmış günlük ibadetlerin olduğu bölümdür.” ifadelerinde bulundu.