Kapadokya’nın giriş kapısı olarak bilinen Yeşilhisar ilçe merkezine 15 kilometre uzaklıktaki Soğanlı Ören Yeri, kaya kiliseleri ve mağaraların bugünkü evler ile iç içe geçtiği bir vadi içerisinde bulunuyor.
Roma döneminden itibaren yerleşim alanı olarak kullanılan vadi yamaçlarındaki kayalıkları Romalılar, mezarlık, Bizanslılar ise kilise olarak kullandı.
Milattan sonra 4’üncü yüzyıldan itibaren Hristiyanlığın Kapadokya’daki merkezlerinden olan, önemini 7 ve 8’inci yüzyıllarda da sürdüren Soğanlı Ören Yeri’nde 50’ye yakın kaya kilisesi ve mağara bulunuyor. Bunlardan ziyarete açık olan 8 kiliseyi, her yıl binlerce kişi ziyaret ediyor.
Bölgede 14’üncü yüzyılda inşa edilen ve farklı mimarisi ile dikkat çeken kayadan oyma Kubbeli Kilise, defineciler tarafından tahrip edildi. Hz. İsa ve havarilerine ait resimler ile İncil’den sahnelerin yer aldığı fresklere zarar verildi. Fresklerin her birinin üzeri, farklı dillerde yazılmış yazılarla doldu. Kiliselerin duvarlarındaki ağır tahribat, ziyarete gelenler ve bölgede yaşayanların tepkisini çekti.
Diğer yandan İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü yetkililerinden alınan bilgiye göre, tarihi kilisenin ziyarete kapatıldığı, bu yıl restorasyon çalışmalarına başlanmasının beklendiği bildirildi.
‘KİLİSE KUBBESİNDEN İSMİNİ ALIYOR’
Kapadokya bölgesinde turist rehberliği yapan Bedri Sapmaz, “Bizim bölgemizde ters mimari söz konusudur. Özellikle öz bölge diye adlandırdığımız, merkezi Kapadokya. Soğanlı, merkezi Kapadokya’ya kıyasla biraz daha tarihi, bizim günümüze yakın nitelikte sayılabilir. Çünkü, öz bölgedeki kiliseler 11 ve 13’üncü yüzyıllar arasında, Soğanlı’daki kiliseler ise 14 ve 15’inci yüzyıl arasında inşa edilmiş Ortodoks Rum kiliseleridir. Kubbeli Kilise’nin en önemli yanı kubbenin yapılmış olması. Dış mimariye de insanoğlunun şekil vermeye başladığını bu kilisede görebiliyoruz. Bu mimaride kilise kubbesinden ismini alıyor. Hz. İsa’nın ve Meryem’in İncil’den alınan sahneleri bezenmiş. Ne yazık ki kilise deforme olmuş. Üzülerek belirtiyorum. Bunlar ülkemizin kültürel zenginliği, umarım bunları gelecek nesillere aktarabiliriz” diye konuştu.
KUBBELİ KİLİSE HAKKINDA
Kubbeli Kilise, 14’üncü asırda son şeklini almıştır. Diğerlerinden farkı, kayaların dışı da boyanarak ve işlenerek muntazam kubbeli bir kilise haline sokulmuş olmasıdır.
Kubbenin dışı da boyanarak süslenmiştir. Bu boyalar yüzyıllardır kaybolmadan, silinmeden bugüne kadar gelmiştir. Kilise iki katlı olup, iç kısımları diğer kiliselerde olduğu gibi fresklerle doludur.